الإنجليزية - التركية
تعريف a light leap or bound في الإنجليزية التركية القاموس.
- skip
- atlamak
Ben bugünden itibaren bir hafta boyunca öğle yemeğini atlamak niyetindeyim.
-I intend to skip lunch for a week starting today.
Bir öğün yemek atlamak size zarar vermez.
-It won't hurt you to skip one meal.
- skip
- atlama
Tom ip atlamayı sevmez.
-Tom doesn't like skipping rope.
Dersleri atlamayı bırakmak zorunda kalacaksın.
-You're going to have to quit skipping classes.
- skip
- (Çevre) büyük atık haznesi
- skip
- {f} atla
Tom o kadar meşguldü ki öğle yemeğini atladı.
-Tom was so busy he skipped lunch.
Çocuk, çitin üzerinden atladı.
-The boy skipped over the fence.
- skip
- ip atlamak
- skip
- "over" ile atlamak
- skip
- suyun yüzünde sekmek
- skip
- atlayıp sıçrama
- skip
- {f} hoplaya zıplaya yürümek
- skip
- {i} zıplama
Bütün çocuklar koşmayı ve zıplamayı seviyorlar.
-All children love to run and skip.
- skip
- {i} kaptan [spor.]
- skip
- {i} kova (büyük)
- skip
- {i} antrenör
- skip
- (isim) atlama, zıplama, sıçrama, kaptan [spor.], antrenör, menajer, hademe, kova (büyük), bidon, taşıma kafesi, balık sandığı
- skip
- {f} kırmak (okul)
- skip
- atlamak, başkasına geçmek
- skip
- {f} bir şeyleri atlayarak (başka bir konuya) geçmek; (bir konudan) (başka bir konuya) atlayarak
- skip
- {f} teklemek
- skip
- sıçrayarak
- skip
- {f} atlatmak
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف a light leap or bound في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- skip
- a light leap
- {n} skip
المصطلحات ذات الصلة
a light leap or bound
التركية النطق
ı layt lip ır baundالنطق
/ə ˈlīt ˈlēp ər ˈbound/ /ə ˈlaɪt ˈliːp ɜr ˈbaʊnd/
Resimler
السابق
المفضلات