O çamaşırhaneye gitti ve henüz dönmedi.
- She went to the laundry and has not returned yet.
O, masa örtülerini çamaşırhaneye götürdü.
- She took the tablecloths to the laundry.
Dün gece kurutmak için çamaşırı dışarı astım ve sabaha kadar kaya gibi donmuştu.
- I hung the laundry out to dry last night and by morning it had frozen hard as a rock.
Bir dakika bekle, benim çamaşır tamam, çamaşırı asmaya gideceğim.
- Wait a minute, my laundry is done, I'll go hang out the washing.
Kirli çamaşırlarını herkesin önünde havalandırma.
- Don't air your dirty laundry in public.
Çamaşırları almam lâzım.
- I need to pick up the laundry.