a large, hard pear, chiefly used for baking and roasting

listen to the pronunciation of a large, hard pear, chiefly used for baking and roasting
الإنجليزية - التركية

تعريف a large, hard pear, chiefly used for baking and roasting في الإنجليزية التركية القاموس.

warden
{i} bekçi
warden
{i} gardiyan

Sen bir hapishanede on yıl boyunca gardiyandın. - You were a warden in a prison for ten years.

On yıldır bir hapishane gardiyanıydın. - You were a prison warden for ten years.

warden
{i} koruyucu
warden
{i} hapishane müdürü

On yıldır hapishane müdürüydüm. - I was a prison warden for ten years.

Tom üç yıldır bir hapishane müdürüydü. - Tom was a prison warden for three years.

warden
cezaevi müdürü

Bu eylem Tom'un mahkumların geri kalanı için bir tehdit olduğu konusunda cezaevi müdürünü ikna etti. - That action convinced the prison warden that Tom was a threat to the rest of the prisoners.

warden
{i} müdür

1696'da Newton darphane müdürü oldu. 1699'da darphane öğretmeni oldu. - Newton became Warden of the Royal Mint in 1696. He became Master of the Royal Mint in 1699.

On yıldır hapishane müdürüydüm. - I was a prison warden for ten years.

warden
vasi
warden
başkan
warden
kolej/vb.müdürü
warden
müdür/bekçi
warden
müdürü

Tom üç yıldır bir hapishane müdürüydü. - Tom was a prison warden for three years.

On yıldır hapishane müdürüydüm. - I was a prison warden for ten years.

warden
{i} muhafız
warden
{i} rektör [brit.]
warden
{i} gardiyan [brit.]
warden
{i} hapishane müdürü [amer.]
warden
(isim) gardiyan, hapishane müdürü [amer.], gardiyan [brit.], rektör [brit.], müdür, bekçi, muhafız, koruyucu
warden
kompostoluk bir çeşit armut
warden
kolej vb
warden
{i} memur; görevli: game warden (resmi) av bekçisi. air-raid warden hava alarm görevlisi
الإنجليزية - الإنجليزية
warden
a large, hard pear, chiefly used for baking and roasting
المفضلات