a judicial examination of issues between parties to an action

listen to the pronunciation of a judicial examination of issues between parties to an action
الإنجليزية - التركية

تعريف a judicial examination of issues between parties to an action في الإنجليزية التركية القاموس.

trial
duruşma

Duruşma için ABD'ye götürüldü. - He was taken to the United States for trial.

O adam gelecek hafta duruşmaya gidiyor. - That man is going on trial next week.

trial
yargılama

Dün gece ipek ve ince kumaş hakkında ya da eşitlik ve adil yargılama hakkında bir rüya gördüm. - I dreamt a dream last night, about silk and fine cloth or about equality and fair trial.

Bu bir yargılama değil bir duruşmadır. - This is a hearing, not a trial.

trial
{i} deneme

Deneme neredeyse yapılmıştı. - The trial was all but done.

Deneme yanılma, ilerleme adına çok ehemmiyetlidir. - Trial and error is essential to progress.

trial
{i} test

Tom'un testi ne zamandı? - When was Tom's trial?

trial
{i} dert
trial
imtihan kabilinden olan felaket veya keder
trial
(Ticaret) mahkemede duruşma
trial
{i} sınav
trial
başbelası
trial
{i} sınama
trial
{i} çile
trial
(Tıp) Deneme, tecrübe
trial
{i} örnek
trial
trial and error çeşitli yolları deneme
trial
denenme
trial
(isim) dava, deneme, prova, test, duruşma, yargılama, sınav, sınama, çile, dert, girişim, örnek
trial
duruşma, yargılama, muhakeme
trial
(sıfat) mahkeme, deneme, duruşma
الإنجليزية - الإنجليزية
trial
a judicial examination of issues between parties to an action

    الواصلة

    a ju·di·cial ex·a·mi·na·tion of issues be·tween parties to an ac·tion

    التركية النطق

    ı cudîşıl îgzämıneyşın ıv îşuz bitwin pärtiz tı ın äkşın

    النطق

    /ə ʤo͞oˈdəsʜəl əgˌzaməˈnāsʜən əv ˈəsʜo͞oz bēˈtwēn ˈpärtēz tə ən ˈaksʜən/ /ə ʤuːˈdɪʃəl ɪɡˌzæməˈneɪʃən əv ˈɪʃuːz biːˈtwiːn ˈpɑːrtiːz tə ən ˈækʃən/
المفضلات