Şu genç bayan bir hemşiredir.
- That young lady is a nurse.
Bana sırnaşmayın genç bayan!
- Don't get sassy with me young lady!
Genç bayanın adamdan daha az meyvesi var.
- The young lady has less fruit than the man.
İki adam Lady Mary'nin kalbi için yarıştı.
- The two men competed for Lady Mary's heart.
O iyi genç bir delikanlı.
- He's a fine young lad.
Delikanlı Tom'un üzerine abandı ve kulağına bağırdı.
- The lad leaned over and shouted into Tom's ear.
I think he reckons he's a bit of a lad.