Tanrılar sonuna kadar insanlığa rehberlik etmek için yeryüzüne indiler.
- Gods came down on earth to guide humanity to its end.
Ben Nagasaki çevresinde onlara rehberlik etmek için onlarla birlikte gittim.
- I went with them so that I could guide them around Nagasaki.
Bu otel rehber kitabın verdiği dört yıldızı hak etmekten uzaktır.
- This hotel is far from deserving the four stars the guidebook gives it.
Arkadaşım rehberimiz olacak.
- My friend will be our guide.
İngilizce konuşan, ruhsatlı bir kılavuz istiyorum.
- I want a licensed guide who speaks English.
Ben sizin için bir kılavuz olarak hareket edeceğim.
- I'll act as a guide for you.
Öğretmenim kariyer seçiminde bana rehberlik etti.
- My teacher guided me in the choice of a career.
Tom ormanda bize rehberlik etti.
- Tom guided us through the woods.
Burada çok katı yönetmeliklerimiz var.
- We have very strict guidelines here.
... To guide him, the compass, an invention from China. ...
... you access to a world of music but also helped guide you ...