Annem, bir meyve mağazasından biraz elma aldı.
- My mother bought some apples at a fruit store.
Meyve suyu ister misin?
- Do you want fruit juice?
Bu kiraz koyu kırmızı.
- This cherry is dark red.
Parkta kiraz ağacının altında bankta yatan genç bir adam gördüm.
- I saw a young man lying on the bench under the cherry tree in the park.
Evimin önünde bir kiraz ağacı var.
- There is a cherry tree in front of my house.
Ne tür meyve suyun var?
- What kind of fruit juice do you have?
Yeni gömleğime biraz meyve suyu döktüm.
- I spilled some fruit juice on my new shirt.
Kiraz ağaçları tamamen çiçeklenmişler.
- The cherry trees are in full blossom.
Bahçede yetişen bir kiraz vardı.
- There was a cherry tree growing in the garden.
Onun çabası meyve verecek.
- His effort will bear fruit.
Bahçedeki armut ağacı çok meyve verir.
- The pear tree in the garden bears a lot of fruit.
Çabanız mutlaka sonuç verecek.
- Your effort will surely bear fruit.
Bu sonuçsuz argümanı bırakalım.
- Let's stop this fruitless argument.
Bu hayal gücünün ürünüdür.
- This is the fruit of your imagination.
Kızım kiraz, karpuz ve şeftali gibi yaz meyvelerini seviyor.
- My daughter likes summer fruits, such as cherries, watermelons and peaches.
While cucumber is technically a fruit, one would not usually use it to make jam.
His long nights in the office eventually bore fruit, when his business boomed and he was given a raise.
... SAL KHAN: They put it like a barrel fruit or something. ...
... I guess my favorite fruit would be pineapple. ...