Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- She promised to meet him at the coffee shop.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- He promised to meet him at the coffee shop.
Müşterimiz yoktu, bu yüzden mağazayı erken kapattık.
- We had no customers, so we shut the shop early.
Yakınlarda bir çiçek mağazası var.
- There is a flower shop near by.
Ne alışveriş etmek ne de anneme hoşça kal demek için zamanım vardı.
- I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother.
Alışveriş etmek için şehir merkezine gidiyoruz.
- We're going downtown to go shopping.
Yerel mağazalar turistlerle iyi iş yapar.
- Local shops do good business with tourists.
Annem işten eve gelirken günlük alışverişini yapar.
- My mother does her usual shopping on her way home from work.
Sami'nin bir araba tamirhanesi var.
- Sami owns an auto body shop.
Tom kontrol ettirmek için arabasını tamirhaneye getirdi.
- Tom brought his car to the repair shop to have it checked.
Tamir atölyesine gidiyorum.
- I'm going to the repair shop.