O, çekmeceyi açarken dikkatliydi.
- She was careful opening the drawer.
Tom mutfakta bir çekmeceden bir bıçak çıkardı.
- Tom took a knife out of a drawer in the kitchen.
06:00 ya kadar başlayamam.
- I cannot start till six o'clock.
Onunla tanışıncaya kadar, o, bilgiyi bilmiyordu.
- She didn't know the information till she met him.
Tom çekmeceleri gözden geçirdi.
- Tom looked through the drawers.
O oluncaya kadar onun hakkında endişelenmeyelim.
- Let's not worry about that till it happens.
Sınavda başarısız oluncaya kadar tembelliğinden pişman olmadı.
- He did not repent of his idleness till he failed in the examination.
Mary elbiselerini düzgünce katladı ve onları şifoniyer çekmecelerine yerleştirdi.
- Mary neatly folded her clothes and placed them in her dresser drawers.
Ben gelinceye kadar onlara beklemesini söyle.
- Ask them to wait till I come.
Sadece ben gelinceye kadar pozisyonunu bozma.
- Just hold your position till I arrive.
O zamana kadar hiç panda görmemiştim.
- I had never seen a panda till that time.
O zamana kadar ne yaparım?
- What do I do till then?
When the good lieutenant applied himself to the door, he applied himself likewise to the bell; and the drawer immediately attending, he dispatched him for a file of musqueteers and a surgeon.