Onların sorunlarıyla ilgili yapacak bir şeyim yok.
- I have nothing to do with their troubles.
Sorun oğlumun okula gitmek istememesidir.
- The trouble is that my son does not want to go to school.
Başı dertte iken benden yardım istedi.
- She asked me for help when she was in trouble.
Bütün bu dertleri başına açtığım için üzgünüm.
- I'm sorry to cause you all this trouble.
Bana kitabı gönderme zahmetinde bulundu.
- He took the trouble to send me the book.
Zahmetin için teşekkür ederim.
- Thank you for your trouble.
Tom'un olacağını düşündüğü kadar çok bir iş bulma sorunu olmadı.
- Tom didn't have as much trouble finding a job as he thought he would.
Kelime işlemci seni birçok dertten kurtaracak.
- The word processor will save you a lot of trouble.
Bakar bakmaz bir sıkıntısı olduğunu anlamıştım.
- I could tell at a glance that she was in trouble.
Bana daha fazla sıkıntı verme.
- Don't give me any more trouble.
Sana zorluk çıkarmak istemiyorum.
- I don't want to trouble you.
Tom ciddi bir zorluk içinde.
- Tom is in serious trouble.