Onlar bir sosyal konutta yaşıyorlar.
- They live in a council house.
Son ev Tom'un konutuydu.
- The last house was Tom's residence.
Meclis üç hafta sonra oy kullandı.
- The House voted three weeks later.
Meclis dış yardım bütçesini kesti.
- The House cut the budget for foreign aid.
Binlerce haneye elektrik sağlayacak kadar güneş paneli kuruldu.
- Enough solar panels have been installed to provide electricity to thousands of households.
Toplam hane halkı geliriniz nedir?
- What's your total household income?
Evimin arkasındaki sokak, dağıtım kamyonları için çok dar.
- The street behind my house is too narrow for delivery trucks.
Evimin önündeki sokak oldukça dar.
- The street in front of my house is pretty narrow.
İngiliz Parlamentosu, Avam Kamarası ve Lordlar Kamarasına bölünmüştür.
- The British Parliament is divided into the House of Commons and the House of Lords.
Benim ev halkımın 5 üyesi vardır.
- There are 5 members of my household
Ev halkı, aynı yaşam alanını ve parayı paylaşan bir gruptur.
- A household is a group that shares the same living space and finances.
Ev bakımsızlık belirtileri gösteriyor.
- The house shows signs of neglect.
Tom Mary'ye evinin bazı resimlerini gösteriyor.
- Tom showed Mary some pictures of his house.