Hayat bir seyahate benzer.
- Life is like a journey.
Gerard de Nerval Doğuya Seyahat'i yazdı.
- Gérard de Nerval wrote Journey to the East.
Roma bir gün içinde kurulmamıştır.
- Rome was not built in a day.
Ve onu üç günde tekrar kaldıracağım.
- And I will raise it again in three days.
Ne keyifli bir yolculuk yaptık!
- What a pleasant journey we had!
O, yolculuk sırasında kaybettiği yüzüğü buldu.
- She found the ring that she had lost during the journey.
Tüm gün şiddetli yağmur yağdı, bu zaman zarfında evde kaldım.
- It rained heavily all day, during which time I stayed indoors.
Zamana ayak uydurabileyim diye her gün gazete okurum.
- I read a newspaper every day so that I may keep up with the time.
Ben mümkünse dünyanın etrafında bir geziye çıkmak istiyorum.
- I want to go on a journey around the world if possible.
Gezinin amacı, büyükanneyi ziyaret etmekti.
- The object of the journey was to visit Grandma.
O, ne zaman bir seyahatten geri gelse, kızı için bir hediye getirir.
- Whenever she comes back from a journey, she brings a gift for her daughter.
Seyahatimi Sendai'den Aomori'ye kadar genişlettim.
- From Sendai I extended my journey to Aomori.
Tom bu ay gündüz vardiyasında.
- Tom is on the day shift this month.
Gündüzler gittikçe daha çok ısınıyor.
- The days are getting warmer and warmer.
Çağının en iyi yazarı olarak görülüyordu.
- He was regarded as the greatest writer of the day.
Bu çağda elektriksiz bir hayat düşünülemez.
- In this day and age, life without electricity is unimaginable.
Keşif, 1896 yılında sıcak bir Ağustos gününde gerçekleşti.
- The discovery took place on a warm August day in 1896.
Tom yetmişinci doğum gününden sadece bir gün sonra öldü.
- Tom died just one day after his seventieth birthday.
Gidip çocuğumu kreşten alacağım.
- I will go and pick up my child from daycare.
Tom'u kreşte indirdim.
- I dropped Tom off at daycare.
Ben mümkünse dünyanın etrafında bir geziye çıkmak istiyorum.
- I want to go on a journey around the world if possible.
Onlar seksen millik yolculuğu tamamladılar.
- They finished eighty miles' journey.
O, yolculuk sırasında kaybettiği yüzüğü buldu.
- She found the ring that she had lost during the journey.
Applicants must be under thirty years old.
- Adaylar otuz yaşın altında olmalılar.
Mary was chosen from among 500 applicants.
- Mary 500 aday arasından seçildi.
Dwight Eisenhower was the candidate for president.
- Dwight Eisenhower bir başkan adayıydı.
Winning the election was a great victory for the candidate's political party.
- Seçimi kazanmak adayın siyasi partisi için büyük bir zaferdi.
There are six nominees for this year's prize.
- Bu yılki ödül için altı aday var.
He is a nominee in four award categories.
- O, dört ödül kategorisinde aday.
... to get free next day delivery on all your purchases leads to the UK ...
... lives at risk every single day. ...