Kız evlat saçını fırçalar.
- The daughter brushes her hair.
Tom her zaman bir kız evlat istedi.
- Tom always wanted a daughter.
Dul bir kadın ve bir kız evlat bırakıyor.
- He leaves a widow and a daughter.
Tom her zaman bir kız evlat istemişti.
- Tom had always wanted a daughter.
Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
- Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
O, Kanadalı bir kızla evlendi.
- He married a Canadian girl.
Kralın kızını kazanmalıyım! diye bağırdı ikisi de.
- I shall win the king's daughter! they both cried.
Anne, kızının saçına bir kurdele bağladı.
- The mother tied a ribbon in her daughter's hair.
Sami'nin kendi kızı ile ensest ilişkisi vardı.
- Sami has had an incestuous relationship with his daughter.
Joneslar kızlarını sever.
- The Joneses love their daughter.
İyi bir kız çocuğu, iyi bir eş yapacaktır.
- A good daughter will make a good wife.
Peter, çocuksu kızlardan bıktı ve gerçekten olgun bir kadınla tanışmak istedi.
- Peter was fed up with childish girls and wanted to meet a really mature woman.
Bu kız bir kadın oldu.
- This girl has become a woman.
Bu gece kardeşimin sevgilisiyle buluşacağım.
- I'm going to meet my brother's girlfriend tonight.
Sevgilisi de oradaydı.
- His girlfriend was there, too.
Kızını görmek için çok sabırsızdı.
- He was very impatient to see his daughter.
Ben, Helen Cartwright'ın kızıyım.
- I'm Helen Cartwright's daughter.
Havaiili konuşmayı öğrenmek istiyorum, böylece kız arkadaşımı etkileyebilirim.
- I want to learn to speak Hawaiian, so I can impress my girlfriend.
Tom ve kız arkadaşı aynı sınıfta.
- Tom and his girlfriend are in the same class.
Your girl turned up on our doorstep.
The Chinese and Indians say all too often: I want a son, not a daughter.
... in here. We talked about interests a lot. My daughter is not my property, she's pretty ...
... My daughter's too short so my husband's going to have to ...