Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

a conducting area on a board or chip which can be used for connecting wires

listen to the pronunciation of a conducting area on a board or chip which can be used for connecting wires
الإنجليزية - التركية

تعريف a conducting area on a board or chip which can be used for connecting wires في الإنجليزية التركية القاموس.

land
{i} toprak

Deniz seviyesinin altında olan toprakları su basacak. Bu, insanların evsiz kalması ve ürünlerinin tuzlu su tarafından tahrip edileceği anlamına gelir. - Low-lying lands will flood. This means that people will be left homeless and their crops will be destroyed by the salt water.

Bu ev ve bu topraklar benim! - This house and this land are mine.

land
{i} arsa

O, üzerine ev inşa etmek amacıyla arsayı aldı. - He bought the land for the purpose of building a house on it.

George arsa satın alırken kandırıldı. - George was tricked into buying the land.

land
yere inmek
land
land up eninde sonunda varmak
land
karaya

Ne zaman karaya çıkacağız? - When are we going to land?

Tom büyük bir alabalığı tutup karaya çıkardı. - Tom landed a big trout.

land
arazi, toprak
land
{i} ülke

Bu ülke onun için mücadele edecek çok sayıda kahraman olduğu için özgürlerin ülkesi olarak kalmaya devam edecektir. - This country remains the land of the free because there are so many brave to fight for it.

Amerika bir göçmenler ülkesidir. - America is a land of immigrants.

land
{f} çakmak

Peyzaj çakmak taşı kadar soğuk ve keskin. - The landscape was cold and sharp as flint.

land
durmak
land
(Askeri) (S) SET, SETLER: Bir silahın namlusunda yivler arasında kalan yüksek kısımlar
land
inmek

Biz inmek için çaresizce bir yer arıyoruz. - We're looking desperately for a place to land.

Kartal yere inmek üzere. - The eagle is about to land.

land
vatan
land
karaya indirmek
land
kişisel arazi
land
(Ticaret) doğal kaynaklar
land
(Mühendislik) faz

O çok fazla arazi tutuyor. - He holds a lot of land.

Tom otuz yıldan daha fazla süredir o araziye sahip. - Tom has had that land for more than thirty years.

land
(Havacılık) iniş yapmak

Sami acil iniş yapmak zorunda kaldı. - Sami was forced to make an emergency landing.

land
(fiil) karaya çıkmak, yere inmek, düşmek, karaya ayak basmak, yenmek, kazanmak, indirmek, karaya çıkartmak, sokmak, çakmak, vurmak, yapmak
الإنجليزية - الإنجليزية
land
a conducting area on a board or chip which can be used for connecting wires

    الواصلة

    a conducting ar·e·a on a board or chip which Can be used for connecting wires

    التركية النطق

    ı kındʌktîng eriı ôn ı bôrd ır çîp hwîç kın bi yuzd fôr kınektîng wayrz

    النطق

    /ə kənˈdəktəɴɢ ˈerēə ˈôn ə ˈbôrd ər ˈʧəp ˈhwəʧ kən bē ˈyo͞ozd ˈfôr kəˈnektəɴɢ ˈwīrz/ /ə kənˈdʌktɪŋ ˈɛriːə ˈɔːn ə ˈbɔːrd ɜr ˈʧɪp ˈhwɪʧ kən biː ˈjuːzd ˈfɔːr kəˈnɛktɪŋ ˈwaɪrz/
المفضلات