Onun tonu çok kızgındı.
- His tone was very annoyed.
Keşke bir zamanlar sahip olduğum tonu ve atikliği geri alabilsem.
- I wish I could get back the tone and nimbleness I once had.
Sözlerinin keskin tonu, atmosferi soğuttu.
- The sharp tone of his words chilled the atmosphere.
Piyanonun iyi bir sesi var.
- The piano has a good tone.
O, eşsiz ses tonunu kullanarak bir konuşma yaptı.
- He made a speech using his unique tone of voice.