تعريف a chief excellence or performance في الإنجليزية التركية القاموس.
- masterpiece
- (Ticaret) baş yapıt
- masterpiece
- başyapıt
Salman Rüşdi'nin “Şeytan Ayetleri” modern edebiyatın gerçek başyapıtıdır.
-“The Satanic Verses” by Salman Rushdie is a real masterpiece of modern literature.
Başyapıtlar yalnızca başarılı denemelerdir.
-Masterpieces are only successful attempts.
- masterpiece
- şaheser
Hayvanların huzur ve sükunet içinde çekilen doğa resimleri gerçekten şaheserdir.
-Nature photos of animals taken in complete tranquility and serenity, are truly masterpieces.
Bu senfoni gerçek bir şaheser.
-This symphony is a real masterpiece.
- masterpiece
- üstün eser
- masterpiece
- {i} harika
- masterpiece
- {i} sanat eseri
Bu resme onu gördüğüm anda aşık oldum. O bir sanat eseri.
-I was in love with this picture the moment I saw it. It's a masterpiece.
Maliyeti ne kadar olursa olsun, milyoner sanat eserini alma konusunda ısrar etti.
-The millionaire insisted on acquiring the masterpiece no matter how much it cost.
المصطلحات ذات الصلة
تعريف a chief excellence or performance في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- {n} masterpiece