Bir gökkuşağı gökyüzünde yedi renkli kemerdir.
- A rainbow is a seven-colour arch in the sky.
Yolda büyük bir kemer var.
- There is a huge arch over the road.
Nihayet, iki Kızılderili kabilenin şefleri savaş baltalarını gömmeye karar verdiler ve barış çubuğu tüttürdüler.
- At long last, the two chiefs of the Indian tribes have decided to bury the hatchet and smoke the peace pipe.
O, bölüm şefliğine atandı.
- He was promoted to section chief.
O şimdiye kadar yaşamış en büyük mimar.
- He is the greatest architect that has ever lived.
En tuhaf şey onun en büyük düşmanını kaçılmaz bir ölümden kurtarmış olmasıdır.
- The strangest thing is that he saved his arch enemy from an unavoidable death.
Yunanların önde gelen tanrısı Zeus'u şereflendirmek için İsa'dan Önce 776'da ilk Olimpiyat oyunları Olimpos Dağının eteğinde düzenlendi.
- In 776 B.C., the first Olympic Games were held at the foot of Mount Olympus to honor the Greeks' chief god, Zeus.
Baş katip çalışkan bir adam değil fakat üstlerine nasıl yaltaklanacağını bildiği için çabuk ilerliyor.
- The chief clerk is not a hardworking man, but gets ahead rapidly because he knows how to curry favor with his superiors.
Geçen yılın önemli olayları nelerdi?
- What were the chief events of last year?
Dünün önemli olayları neydi?
- What were yesterday's chief events?
Genelkurmay başkanı savaşın kaybedildiğini bildirdi.
- The army chief reported that the war was lost.
Bu kuruluşta onların hepsi patron olduğu ve Hintli olmadığı için, herhangi bir karar alınması bir mucize.
- Since in this organization they're all chiefs and no Indians, it's a wonder any decisions get made.
Başmühendis, asistanı ile el ele araştırma yaptı.
- The chief engineer did research hand in hand with his assistant.
Kazanın başlıca nedeni öngörülemeyen havaydı.
- The accident was caused chiefly by the unpredictable weather.
Kazanın başlıca nedeni öngörülemeyen havaydı.
- The accident was caused chiefly by the unpredictable weather.
Pirinç bu alanda başlıca üründür.
- Rice is the chief crop in this area.
O otuz beş yıldır kabilesinin şefidir.
- He has been the chief of his tribe for 35 years.
Benim bölüm şefimdir.
- He is the chief of my department.
O bir arkeologun asistanıdır.
- He is an archeologist's assistant.
Tom arkalojide çalışır.
- Tom works in archeology.
Bu kitap en çok pasif içiciliğin etkileriyle ilgilenmektedir.
- This book is chiefly concerned with the effects of secondhand smoking.
Hey, chief.
All firefighters report to the fire chief.
My father, Gadla Henry Mphakanyiswa, was a chief by both blood and custom.
When the Chief is Charged with any figure, in blazon it is said to be On a Chief.
... as President Obama's Chief Economic Advisor for the first two years of his administration. ...
... editor in chief of The Hindu. ...