ağrıtmak

listen to the pronunciation of ağrıtmak
التركية - الإنجليزية
to hurt, to cause pain
to hurt, make ache
cause pain; cause emotional distress
hurt
cause pain
ağrı
ache

Tom aches all over after working all day. - Bütün gün çalıştıktan sonra, Tom'un her yeri ağrıyor.

It's ached before, but never as badly as right now. - Daha önce ağrıyordu, ama asla şu andaki kadar kötü bir şekilde değil.

ağrı
pain

I have occasional pains in the stomach. - Midemde ara sıra olan ağrılar var.

I have a bad pain in my back. - Sırtımda kötü bir ağrım var.

ağrı
{i} throe
ağrı
{i} soreness
ağrı
be in pain
Ağrı
adry
ağrı
{i} smart
AĞrı
(Tıp) sore

My whole body is sore. - Benim bütün vücudum ağrıyor.

Tom rubbed his sore feet. - Tom ağrıyan ayağını ovaladı.

Ağrı
(dağı) Mount Ararat
ağrı
sharp stinging pain
ağrı
ache, pain
ağrı
discomfort
ağrı
spasm
ağrı
affliction
ağrı
throes of childbirth, labor
baş ağrıtmak
to annoy
başını ağrıtmak
a) to give sb a headache b) to annoy
başını ağrıtmak
to give a headache (to); to annoy (someone) by talking a lot
başını ağrıtmak
pother
karnını ağrıtmak
gripe
التركية - التركية
Ağrımasına yol açmak
Ağrı
dert
Ağrı
veca
ağrı
Vücudun herhangi bir yerinde duyulan şiddetli acı: "Sabah yataktan müthiş bir omuz ağrısı ile kalkmıştı."- H. Taner
ağrı
Ağrı ilinde bir geçit
ağrı
Vücudun herhangi bir yerinde duyulan sürekli ve şiddetli acı
ağrıtma
Ağrıtmak işi
ağrıtmak
المفضلات