You see everything in terms of money.
- Her şeye parasal açıdan bakıyorsun.
She has no idea how she wants the house to look in terms of décor.
These two lines cut across each other at right angles.
- Bu iki çizgi birbirini dik açıyla kesmektedir.
You must view the matter from different angles.
- Bu konuya farklı açılardan bakmalısın.
There are other aspects.
- Diğer bakış açıları var.
Let's approach this problem from a different aspect.
- Bu soruna farklı bir açıdan yaklaşalım.
In many respects, women and men are totally different.
- Erkek ve kadınlar birçok açıdan tamamen farklıdırlar.
I've failed in every respect.
- Ben her açıdan başarısız oldum.
We should consider the problem from a child's perspective.
- Problemi bir çocuğun bakış açısıyla düşünmeliyiz.
The sun is yellow. That depends on your perspective. I am of the opinion that yellowness is sunny.
- Güneş sarıdır. Bu sizin bakış açınıza bağlı. Ben sarılığın güneşli olduğu fikrindeyim.
I turned the corner and caught sight of a newly opened restaurant.
- Ben köşeyi döndüm ve yeni açılmış bir restoranı gördüm.
There's a small shop on the corner that is open 24 hours a day.
- Köşede 24 saat açık olan küçük bir dükkan var.
From my personal point of view, his opinion is right.
- Benim kişisel bakış açıma göre onun fikri doğrudur.
I can understand your point of view.
- Bakış açınızı anlayabiliyorum.
Divers have found hundreds of Spanish gold coins off the coast of Florida.
- Dalgıçlar Florida sahili açıklarında binlerce İspanyol altın sikkesi buldu.