İnkâr etmek yararsız olacaktı.
- Denial would have been useless.
Onu kullanmadığın sürece özgürlük yararsızdır.
- Freedom is useless unless you use it.
Veri tamamen işe yaramaz.
- The data was completely useless.
John sahtekâr satıcının işe yaramaz bir makine parçasını alırken onu kandırdığını iddia etti.
- John claimed that the dishonest salesman had tricked him into buying a useless piece of machinery.
İnsanların söylemek istemediği şeyleri tercüme etmek faydasızdır.
- It's useless to translate things that people don't want to say.
Onunla konuşmak faydasız.
- It is useless to talk to him.
Makine çevirisi neden kullanışsızdır?
- Why is machine translation useless?
Onun önerileri tamamen kullanışsız.
- His suggestions are completely useless.
Doğa hiçbir şeyi boşuna yapmaz.
- Nature does nothing uselessly.
I tried my best to make him quit smoking, but my efforts were useless. He now smokes six packs a day.