: to finish, terminate

listen to the pronunciation of : to finish, terminate
الإنجليزية - التركية

تعريف : to finish, terminate في الإنجليزية التركية القاموس.

end
{f} sona ermek

Öyle sona ermek zorunda değil. - It doesn't have to end like that.

Öyle sona ermek zorunda değildi. - It didn't have to end like that.

end
{f} son vermek

Sami kendi hayatına son vermek istedi. - Sami wanted to end his life.

Tom buna bir son vermek istiyor. - Tom wants to end this.

end
son bulmak
end
sona erdirmek

Terörü ekonomi ile sona erdirmek en akıllıca politikaydı. - Bringing terrorism to an end via the economy was a most wise policy.

Fadıl evliliği sona erdirmek istedi. - Fadil wanted to end the marriage.

end
{i} mec. ölüm, son
end
son kısım
end
bitim

Dersin bitimine 10 dakika kaldı. - 10 minutes remained until the end of the lesson.

Dersin bitimine kadar sadece on dakika var. - There are only 10 minutes left until the end of the lesson.

end
{f} bit

Bu yaz tatili çok çabuk bitti. - The summer vacation has come to an end too soon.

Hayat hiç bitmez fakat dünyadaki hayat biter. - Life never ends but earthly life does.

end
{i} erek
end
{i} akıbet
end
encam
end
{i} kalıntı
end
end onbaş başa
end
tos vuruşu gibi baş başa
end
(Tıp) Son, uç, herhangi bir oluşumun sonu veya ucu
end
baş

O, kendini öldürmeye çalıştı fakat o başarısızlıkla sonuçlandı. - He tried to kill himself but it ended in failure.

İyi başlayan iyi biter. - A good beginning makes a good ending.

end
(Tekstil) 1. uç 2. son
end
{f} bitirmek, son vermek; bitmek, sona ermek
end
bitme

Bu iş iyi bitmeyecek. - This is not going to end well.

Hayat hiç bitmez fakat dünyadaki hayat biter. - Life never ends but earthly life does.

الإنجليزية - الإنجليزية
end

Is this movie ever going to end?.

To finish, terminate
end
: to finish, terminate
المفضلات