His supporters were afraid.
- Taraftarları korkuyorlardı.
The speech made by the president yesterday delighted his supporters.
- Başkan tarafından yapılan konuşma taraftarlarını mutlu etti.
There were a lot of excited fans in the stadium.
- Stadyumda bir sürü coşkulu taraftar vardı.
Go Ukraine!, screamed the fans.
- Taraftarlar Bastır Ukrayna! diye bağırdılar.
Christianity has many adherents.
- Hristiyanlığın birçok taraftarı vardır.
The Mormons have outlawed polygamy, but some adherents still practice it.
- Mormonlar çok eşliliği yasa dışı ilan ettiler fakat bazı taraftarları onu hâlâ uyguluyor.