Who wants to find pearls, has to dive deep.
- İncileri bulmak isteyen derin dalmak zorunda.
It's dangerous to dive in shallow water.
- Sığ suda dalmak tehlikeli.
I want to dive into the river.
- Nehre dalmak istiyorum.
Tom was accused of falling asleep on guard duty.
- Tom nöbette uykuya dalmakla suçlandı.
It's hard to fall asleep on stormy summer nights.
- Bu fırtınalı yaz gecelerinde uykuya dalmak zordur.
Tom is about to fall asleep.
- Tom uykuya dalmak üzere.
It took me a long time to fall asleep.
- Uykuya dalmak uzun zamanımı aldı.
I was afraid I might fall asleep while driving.
- Araba sürerken uykuya dalmaktan korktum.
Tom is about to fall asleep.
- Tom uykuya dalmak üzere.
It's hard to fall asleep on stormy summer nights.
- Bu fırtınalı yaz gecelerinde uykuya dalmak zordur.
Tom is about to fall asleep.
- Tom uykuya dalmak üzere.