This telephone is connected to the fax machine.
- Bu telefon faks makinesine bağlıdır.
What did the experimental set-up look like? What was connected to what and how?
- Deneysel kurulum neye benziyordu? Ne neye ve nasıl bağlıydı?
It is often necessary to depend upon others.
- Başkalarına bağlı olmak sık sık gereklidir.
He was bound hand and foot.
- Onun eli kolu bağlıydı.
We are bound to each other by a close friendship.
- Biz yakın bir dostluk ile birbirimize bağlıyız.
Mary is very attached to the little girl.
- Mary küçük kıza çok bağlı.
He is deeply attached to her.
- O, ona derinden bağlıdır.
Tom is still dependent on his parents.
- Tom hâlâ anne ve babasına bağlıdır
We are dependent on each other.
- Biz birbirimize bağlıyız.
We were tied to our decision because we signed the contract.
- Sözleşme imzaladığımız için kararımıza bağlıydık.
This is like fighting someone with one arm tied behind your back.
- Bu, elinin biri arkanda bağlıyken biriyle dövüşmek gibidir.
Even though it's optional, you should still do the homework.
- Bu, isteğe bağlı olsa da hala ev ödevini yapman gerekiyor.
Pain is inevitable. Suffering is optional.
- Ağrı kaçınılmazdır. Acı isteğe bağlıdır.
Tom and Mary are both very devoted parents.
- Tom ve Mary ikisi de ebeveynlerine çok bağlılar.
Tom and Mary are very devoted to each other.
- Tom ve Mary birbirlerine çok bağlılar.
The royal jewels are kept under lock and key.
- Kraliyet mücevherleri kilit ve anahtara bağlı tutulur.
I'm not affiliated with any party.
- Ben herhangi bir partiye bağlı değilim.
That branch is affiliated to the miners' union.
- Bu şube madenciler sendikasına bağlıdır.
He played the Liszt sonata blindfolded.
- O, Liszt sonatını gözleri bağlı çaldı.