Mental strength is crucial for success in any sports.
- Zihinsel güç herhangi bir sporda başarı için çok önemlidir.
The timing will be crucial.
- Zamanlama çok önemli olacak.
I have an important role.
- Önemli bir rolüm var.
Recycling paper is very important.
- Kâğıdı geri dönüştürmek çok önemlidir.
Your help is vital to the success of our plan.
- Senin yardımın planımızın başarısı için çok önemlidir.
It's absolutely vital that we get to Tom Jackson's office by 2:30.
- 2.30'a kadar Tom Jackson'ın ofisine gitmemiz kesinlikle çok önemlidir.
He has made a significant decision.
- Önemli bir karar aldı.
Do you think that's significant?
- Onun önemli olduğunu düşünüyor musun?
The timing will be crucial.
- Zamanlama çok önemli olacak.
It's crucial for my girlfriend to be a hugger.
- Kız arkadaşımın kucaklamayı seven biri olması çok önemli.
She spends a major part of her income on food.
- O, gelirinin önemli bir bölümünü gıdaya harcıyor.
That is your major problem.
- O, senin önemli sorunundur.
The coral reef is the region's prime attraction.
- Mercan kayalığı, bölgenin en önemli cazibesidir.
When you send a telegram, brevity is essential because you will be charged for every word.
- Bir telgraf gönderdiğinde, kısalığı önemli çünkü her kelime için ücretlendirileceksin.
The dissemination of scientific knowledge is essential.
- Bilimsel bilginin dağıtımı önemlidir.
It doesn't matter when you come.
- Ne zaman geldiğin önemli değil.
It doesn't matter whether you come or not.
- Gelip gelmemen önemli değil.
The beginning is the most important part of the work.
- Başlangıç işin en önemli kısmıdır.
What is most important in life differs from person to person.
- Hayatta neyin en önemli olduğu kişiden kişiye değişir.
Statues of Buddha are notable works of Japanese art.
- Buda heykelleri Japon sanatının önemli eserleridirler.
This was the highlight of my day.
- Bu, günümün önemli olayıydı.
Paying attention to what you are doing is one of the most important keys to success.
- Ne yaptığına dikkat etmek başarmak için en önemli anahtarlardan biridir.
It's a very big deal.
- Bu çok önemli bir konu.
I thought this wasn't a big deal.
- Bunun çok önemli olmadığını düşündüm.
Freedom of speech is especially important to broadcasters.
- Konuşma özgürlüğü özellikle yayımcılar için önemlidir.
Coal is especially important.
- Kömür özellikle önemlidir.
I know that's important to you.
- Bunun senin için önemli olduğunu biliyorum.
That's the only thing that's important.
- Önemli olan tek şey bu.
The coral reef is the region's prime attraction.
- Mercan kayalığı, bölgenin en önemli cazibesidir.
Getting your message across is much more important than trying to say it exactly like a native speaker would say it.
- Mesajınızı anlatmak bir yerlinin tam olarak söyleyeceği gibi onu söylemeye çalışmaktan çok daha önemlidir.
I have to speak to you about something important.
- Seninle önemli bir şey hakkında konuşmak zorundayım.
What were yesterday's chief events?
- Dünün önemli olayları neydi?
What were the chief events of last year?
- Geçen yılın önemli olayları nelerdi?
Tom's French has improved significantly.
- Tom'un Fransızcası önemli oranda gelişti.
While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.
- Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.
That's not important right now.
- O, şu anda önemli değil.
That's interesting, but not important.
- Bu ilginç ama önemli değil.
It doesn't matter whether you answer or not.
- Cevap verip vermemem önemli değil.
It doesn't matter whether you come or not.
- Gelip gelmemen önemli değil.
Each time I see Mary, I learn something new and important from her.
- Mary'yi gördüğüm her seferde, ondan yeni ve önemli bir şey öğreniyorum.
Tom wanted to tell Mary something important.
- Tom Mary'ye önemli bir şey söylemek istedi.
It does not matter that he did not know about it.
- Onu bilmediği önemli değil
It does not matter that he did not know about it.
- onun hakkında bilmediği önemli değildir.
Customer service is one of our foremost priorities.
- Müşteri hizmetleri bizim en önemli önceliğimizden biridir.
First and foremost, you need to figure out why you're here.
- Birincisi ve en önemlisi, neden burada olduğunu anlaman gerekiyor.
The falling of the Berlin Wall was truly a momentous occasion.
- Berlin duvarının düşüşü gerçekten önemli bir fırsattı.
I have grave concerns.
- Önemli endişelerim var.
The international situation is becoming grave.
- Uluslararası durum önemli hâle geliyor.
High fever is a prominent symptom of this disease.
- Yüksek ateş, bu hastalığın önemli bir belirtisidir.
This was the highlight of my day.
- Bu, günümün önemli olayıydı.
That film was an extremely inaccurate portrayal of key historical events.
- O film önemli tarihsel olayların son derece yanlış bir tasviriydi.
Many important historical events took place 7000 years B.C.
- Birçok önemli tarihsel olaylar M.Ö 7000 yıllarında gerçekleşti.
While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.
- Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.
Madrid is the capital of Spain and its most important city.
- Madrid İspanyanın başkenti ve onun en önemli şehri.
The tax increases affected our lives greatly.
- Vergi artışları hayatlarımızı önemli ölçüde etkiledi.
He is a man of great importance.
- O çok önemli bir adam.
Other factors of importance, which make litigation of large corporations more difficult, are the size and complexity of their activities.
- Büyük şirketleri dava etmeyi zorlaştıran diğer önemli etkenler de faaliyetlerinin boyutları ve karmaşıklığıdır.
He is a person of importance.
- O önemli bir kişidir.
Yeah, it's no big deal.
- Evet, bu hiç önemli değil.
Fuel economy is a big advantage of this car.
- Yakıt tasarrufu bu arabanın önemli bir avantajıdır.
There is considerable optimism that the economy will improve.
- Ekonominin gelişeceğine dair önemli bir iyimserlik var.
Considerable care is advised when driving in winter weather.
- Kış havasında araba kullanırken önemli ölçüde özen, tavsiye olunur.
The main thing is that we're healthy.
- Önemli olan sağlıklı olmamız.
Why is it important to eat healthy food?
- Neden sağlıklı yiyecek yemek önemlidir?
I am somebody and I am important.
- Ben önemli kimseyim ve önemliyim.