) (a) the lowest part; the deepest male voice

listen to the pronunciation of ) (a) the lowest part; the deepest male voice
الإنجليزية - التركية

تعريف ) (a) the lowest part; the deepest male voice في الإنجليزية التركية القاموس.

base
üs

Bu üs artık bizim kontrolümüzde. - This base is now under our control.

Yanlış yapmak yok: Biz birliklerimizi Afganistan'da tutmak istemiyoruz. Biz orada askeri üs aramıyoruz. - Make no mistake: we do not want to keep our troops in Afghanistan. We seek no military bases there.

base
(Kimya) Baz

Bodrum duvarında bazı çatlaklar var. - There are some cracks in the basement wall.

Onlar bazen beyzbol oynarlar. - They sometimes play baseball.

base
{i} alt

Simyagerler adi metalleri altına ve gümüşe dönüştürmeye çalıştılar. - Alchemists tried to transmute base metals into gold and silver.

Simyagerler kurşun gibi baz metalleri altına dönüştürmeye çalıştı. - Alchemists tried to turn base metals such as lead into gold.

base
{i} kök
base
(fiil) dayandırmak, kurmak, tesis etmek
base
süfli
base
değersiz
base
başlama sayısı
base
(İnşaat) süpürgelik
base
(Arkeoloji) sütun altlığı
base
{f} dayan

Onun fikirleri onun deneyimine dayanmaktadır. - His ideas are based on his experience.

Onun sonucu bu gerçeklere dayanmaktadır. - His conclusion is based on these facts.

base
düzlem

Geometri noktalar, çizgiler ve düzlemlere dayalıdır. - Geometry is based on points, lines and planes.

base
merkez

Corsairfly, Paris merkezli bir havayoludur. - Corsairfly is an airline based in Paris.

Şirketimizin merkezi Tokyo'dadır. - Our company's base is in Tokyo.

base
{s} alçak, adi, rezil
base
(Mühendislik) taban, kaide, temel
base
baseboard süpürgelik
base
{i} başlangıç sayısı
base
{i} depart
base
(Tıp) Esas, baz, temel
الإنجليزية - الإنجليزية
base
) (a) the lowest part; the deepest male voice
المفضلات