The laboratory included an elaborate setup for measuring the energy.
I need a little more time to prepare.
- Hazırlamak için biraz daha zamana ihtiyacım var.
It would be to your advantage to prepare questions in advance.
- Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
I was busy cooking dinner.
- Yemek hazırlamakla meşguldüm.
As far as I go, I'm a cook. The only thing I do is prepare the food.
- Bildiğim kadarıyla, ben bir aşçıyım. Yaptığım tek şey yemek hazırlamak.
I came to fix you a decent meal.
- Sana iyi bir yemek hazırlamak için geldim.
Tom said that he didn't have enough time to make his own lunch.
- Tom kendi öğle yemeğini hazırlamak için yeterli zamanını olmadığını söyledi.
Do you have to make dinner?
- Akşam yemeği hazırlamak zorunda mısın?
Whose turn is it to set the table?
- Masayı hazırlamak için kimin sırası?
It only took Mary a few minutes to set the table.
- Masayı hazırlamak Mary'nin sadece birkaç dakikasını aldı.