(see fte)

listen to the pronunciation of (see fte)
الإنجليزية - التركية

تعريف (see fte) في الإنجليزية التركية القاموس.

effort
{i} gayret

Gayretin övgüye şayan. - Your effort deserves praise.

Her sabah erken kalkmaya gayret edeceğim. - I'll make an effort to get up early every morning.

effort
{i} çaba

Lojban'ın geliştirilmesinde, dili ilk aşamasından beri tarafsız tutmak için çabalar tutarlı olarak yapılmıştır. - In the development of Lojban, efforts were consistently made since the initial phase to keep the language culturally neutral.

Çabalar her zaman faydalı olmaz. - Efforts do not always pay off.

effort
(Askeri) GAYRET, ÇALIŞMA, ÇABA
effort
(Askeri) çalışma

Çalışma çok fazla enerji alır fakat bu çabaya değer. - Study takes a lot of energy, but it is worth the effort.

Bu yaşlı politikacılar neden yeniden seçilmeye çalışmak için bu kadar çok zaman ve emek harcıyorlar? Hayatlarının çok daha uzun sürmesi muhtemel değildir. - Why do these elderly politicians spend so much time and effort trying to get reelected? Their lives are not likely to last much longer.

effort
ceht
effort
teşebbüs
effort
çaba harcama

Hiçbir şey çaba harcamadan ölümlülere verilmez. - Nothing is given to mortals without effort.

Tom özür dilemek için hiçbir çaba harcamadı. - Tom made no effort to apologize.

effort
{i} çabalama
effort
kudret
effort
effortless gayretsiz
effort
{i} girişim

Böyle zor zamanlarda girişimin hiçbir sıradan derecesi şirketi tehlikeden uzak tutmayacaktır. - In difficult times like these, no ordinary degree of effort will get our company out of danger.

effort
{i} deneme
effort
{i} gayret, çaba, efor
effort
kendini sıkma
effort
çaba göstermeyen
effort
{i} eser
الإنجليزية - الإنجليزية
effort