(e) kalabalık

listen to the pronunciation of (e) kalabalık
التركية - الإنجليزية

تعريف (e) kalabalık في التركية الإنجليزية القاموس.

kalabalık
crowd

I heard someone call my name in the crowd. - Kalabalıkta birinin adımı seslendiğini duydum.

Go along with the crowd. - Kalabalık ile birlikte gidin.

kalabalık
crowded

The bus was very crowded. - Otobüs çok kalabalıktı.

Seaside resorts, such as Newport, are very crowded in summer. - Newport gibi, deniz kenarındaki tatil köyleri yaz aylarında çok kalabalıktır.

kalabalık
flock
kalabalık
horde

Tom was surrounded by a horde of screaming fangirls. - Tom bağıran fanatik kızlardan oluşan bir kalabalık tarafından çevrilmişti.

kalabalık
rush hour

The busses are especially crowded during rush hour. - Otobüsler özellikle işe gidiş geliş saatlerinde kalabalıktır.

kalabalık
Host

My host family gave me a hearty welcome. - Kalabalıki ailem bana sıcak bir karşılama yaptı.

kalabalık
throng
kalabalık olmayan
not crowded
ayaktakımıdan kalabalık
rabble
ağzı kalabalık
mouthy
ağzı kalabalık
flannel mouthed
ağzı kalabalık
verbose
ağzı kalabalık
loudmouthed, windy
ağzı kalabalık
loudmouthed
ağzı kalabalık kimse
bigmouth
aşırı kalabalık
overcrowded

Prisons are overcrowded. - Hapishaneler aşırı kalabalıktır.

Gaza is one of the most overcrowded and poorest colonies in the world. - Gazze dünyanın en aşırı kalabalık ve fakir sömürgelerinden biridir.

aşırı kalabalık
overpeopled
başı kalabalık
busy
burası çok kalabalık
It's too crowded here
düzensiz kalabalık
rout
fazla kalabalık etmek
overcrowd
gürültücü kalabalık
rabble
heyecanlı kalabalık
exited crowd
kalabalık
wilderness
kalabalık
crowd, throng, concourse, multitude, crush, horde; crowded, thronged
kalabalık
crowd, throng
kalabalık
junk, stuff, clutter
kalabalık
concourse
kalabalık
hive
kalabalık
cram
kalabalık
press

The crowd pressed toward the gate. - Kalabalık kapıya doğru bastırdı.

kalabalık
cohort
kalabalık
squash
kalabalık
multitudinous
kalabalık
populous

Tokyo is more populous than any other city in Japan. - Tokyo Japonya'daki başka bir şehirden daha kalabalık.

Oslo is the most populous city in Norway. - Oslo Norveçte en kalabalık şehirdir.

kalabalık
congestion
kalabalık
drove
kalabalık
crop
kalabalık
gathering

There seems to be a big crowd gathering outside our office building. - Ofis binamızın dışında toplanan büyük bir kalabalık var gibi görünüyor.

A crowd was gathering around him. - Onun etrafında bir kalabalık toplanıyordu.

kalabalık
legion
kalabalık
gaggle
kalabalık
multitude
kalabalık
assemblage
kalabalık
spate
kalabalık
mob

The policeman was confronted by the angry mob. - Polis öfkeli kalabalıkla karşı karşıyaydı.

The furious mob attacked the building. - Öfkeli kalabalık binaya saldırdı.

kalabalık
regiment
kalabalık
crush
kalabalık
army
kalabalık
thronged
kalabalık
congested
kalabalık
huddle
kalabalık
shoal
kalabalık etmek
to clutter up a place; to be in the way
kalabalık etmek
to be in the way, to be superfluous
kalabalık ev
warren
kalabalık kavga
battle royal
kalabalık miting
mass meeting
kalabalık nüfus
crowded population
kalabalık semt
warren
kalabalık yapmak
horde
kalabalık zamanı
rush hour
kuru kalabalık
1. crowd of idle onlookers. 2. useless and worn-out things, junk
kuru kalabalık
useless crowd
çok kalabalık
jam packed
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) ACC
ağzı kalabalık
Birbirini tutmayan sözler söyleyen, yerli yersiz konuşan, boşboğaz (kimse)
kalabalık
Çok sayıda insan topluluğu
kalabalık
Gereksiz, karışık şeyler topluluğu
kalabalık
Sayıca çok
kalabalık
Sayıca çok: "Köy kahvesinin içi bu akşam her zamankinden kalabalıktı."- S. F. Abasıyanık
kalabalık
Hoşkin" de denilen bir iskambil oyunu
kalabalık
Çok sayıda insan topluluğu: "Kalabalık içinde zorlukla boş bir masa bularak oturdum."- A. Haşim
kalabalık ağızlı
Geveze, bilir bilmez konuşan
kalabalık etmek
Gereksiz olarak yer doldurmak
kuru kalabalık
Hiçbir işe yaramayan, kırık dökük eşya
kuru kalabalık
Hiçbir iş yapmayan insan topluluğu
(e) kalabalık
المفضلات