şirketleştirilmiş

listen to the pronunciation of şirketleştirilmiş
التركية - الإنجليزية
{s} corporate
{a} united into a body or community
To become incorporated
Cash support derived from contributions by businesses, corporations, and corporate foundations
organized and maintained as a legal corporation; "a special agency set up in corporate form"; "an incorporated town"
of, or relating to a corporation
{s} incorporated; common, shared, collective; of or pertaining to a corporation
done by or characteristic of individuals acting together; "a joint identity"; "the collective mind"; "the corporate good"
to do with companies Overused where company would do Increasingly journalists are using the word as a noun, whereas it is actually an adjective
possessing or existing in bodily form; "what seemed corporal melted as breath into the wind"- Shakespeare; "an incarnate spirit"; "`corporate' is an archaic term"
You have two cows You sell one, force the other to produce the milk of four cows and then act surprised when it drops dead
of or belonging to a corporation; "corporate rates"; "corporate structure"
Corporate means relating to business corporations or to a particular business corporation. the UK corporate sector. a corporate lawyer This established a strong corporate image
formed into a corporation; incorporated
Belonging to a corporation or incorporated body
ºÃÔÉÑ· / ¹ÔµÔºØ¤¤Å Referring to a whole company
Lands owned by a private corporation not in the business of operating primary wood-using plants
unified into one body; collective
Formed into a body by legal enactment; united in an association, and endowed by law with the rights and liabilities of an individual; incorporated; as, a corporate town
See: organization [CMU/SEI 93 TR 25]
şirket
(Hukuk) company

Adopting the new policy was the best thing this company ever did. - Yeni politikayı benimsemek, bu şirketin şimdiye kadar yaptığı en iyi şeydi.

Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access. - Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak.

şirket
{i} firm

There's a rumor in the air that the firm is going into bankruptcy. - Şirketin iflas edeceği hakkında dolaşan bir söylenti var.

Please forward this message along with the seminar information to the appropriate managers in your firm. - Lütfen bu mesajı seminer bilgisiyle birlikte şirketinizdeki uygun yöneticilere gönderin.

şirket
(Ticaret) incorporation
şirket
Inc
şirket
(Ticaret) business

He was groomed from a young age to take over the family business. - Küçük yaştan itibaren aile şirketini devralmak için yetiştirildi.

Small business are often absorbed by a major company. - Küçük işletmeler genellikle büyük bir şirket tarafından sömürülürler.

şirket
company name
şirket
organization

The small company was taken over by a large organization. - Küçük şirket, büyük bir organizasyon tarafından devralındı.

şirket
corporate

Corporate earnings in the first quarter improved sharply. - Şirket kazançları ilk çeyrekte keskin şekilde gelişti.

Corporate bankruptcies continued at a high level last month. - Şirket iflasları geçen ay yüksek bir düzeyde devam etti.

şirket
operator
şirket
business firm
şirket
concern
şirket
society
şirket
{i} house

This drink is on the house. - Bu içki şirkettendir.

Is your house far from your company? - Senin evin, şirketinden uzak mı?

şirket
law partnership, joint ownership
şirket
company, firm, corporation; partnership ortaklık
şirket
enterprise
şirket
corporation

The multinational corporation lowered the price of several products. - Çok uluslu ticaret şirketleri çok sayıda ürünün fiyatını düşürdü.

The bureaucrats maintain solid ties with the gigantic corporations. - Bürokratlar dev şirketler ile sağlam bağları sürdürürler.

şirket
com. company, firm; corporation
şirket
establishment

This establishment attracts a clientele of both tourists and businessmen. - Bu şirket hem turistlerden hem de iş adamlarından müşteri çekiyor.

şirket
partner

I bought out my partner and now the company is mine. - Ortağımın yasal haklarını satın aldım ve artık şirket benim.

التركية - التركية

تعريف şirketleştirilmiş في التركية التركية القاموس.

ŞİRKET
(Osmanlı Dönemi) Ortaklık, iş ortaklığı
ŞİRKET
(Osmanlı Dönemi) Huk: İki veya daha fazla şahsın emek ve malları ile müştereken, iktisadî bir gayeye erişmek için bir akidle birleşmeleri. Bak: Cem'iyyet
şirket
Ortaklık: "İtalya'da büyük bir şirketin acentasıyım ben..."- R. Enis
şirket
Ortaklık
şirketleştirilmiş
المفضلات