şelale

listen to the pronunciation of şelale
التركية - الإنجليزية
(isim) Waterfall

Tom lives alone in a small cabin near a waterfall. - Tom bir şelaleye yakın bir kamarada yaşıyor.

There is a waterfall above the bridge. - Köprünün yukarısında bir şelale var.

{i} waterfall

Are there waterfalls in your country? - Ülkenizde şelâleler var mı?

I saw a man standing naked under the waterfall. - Şelalenin altında çıplak duran bir adam gördüm.

waterfall, cataract, cascade, falls çavlan
(big) waterfall
linn
fall

I saw a wonderful fall there. - Orada harika bir şelale gördüm.

cataract
cascade
falls
donmuş şelâle
icefall
ikiz şelale
twin falls
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Büyük çağlayan. Akarsuyun yüksekten çoklukla akması
Büyük çağlayan, çavlan
Çağlayanın büyüğü, çavlan
çalan
şelale
المفضلات