şekline

listen to the pronunciation of şekline
التركية - الإنجليزية
into
Going inside (of)

Mary danced into the house.

The operation of division, with the denominator expressed first

Three into two won't go.

Intensely interested in or attracted to

I'm so into you!.

If you put one thing into another, you put the first thing inside the second. Combine the remaining ingredients and put them into a dish Until the 1980s almost all olives were packed into jars by hand. = in
The "Into" phase can be one of pain or joy This phase breaks "impassable" barriers Much suffering may occur or delusional joy Many never pass beyond this phase; they just return to being "normal"
into In addition to the uses shown below, into is used after some verbs and nouns in order to introduce extra information. Into is also used with verbs of movement, such as `walk' and `push', and in phrasal verbs such as `enter into' and `talk into'
Taking distinct arguments to distinct values
If something continues into a period of time, it continues until after that period of time has begun. He had three children, and lived on into his sixties
prep [against (The car ran ~ the tree)] pada 2 prep [{showing movement towards the inside}] kedalam (dalam)
account that women and men are affected differently by policies and programs, and addresses the inequities that may result
1 Using a particular drug or interested in a specific subject ("into mescaline", "into science fiction")
Expressing penetration beyond the outside or surface, or access to the inside, or contents; as, to look into a letter or book; to look into an apartment
An investigation into a subject or event is concerned with that subject or event. The concert will raise funds for research into Aids
If you are very interested in something and like it very much, you can say that you are into it. I'm into electronics myself
Producing, becoming
1) do the operation ("" or "÷") from right to left -- "Divide three into fifteen " (25) 2) become that or there -- " convert one module of programming code into lively graphics " (227)
To the inside of; within
şekil
{i} figure

I can't make out these figures. - Bu şekilleri anlayamam.

This figure is a mirror of the decrease in imports of crude oil. - Bu şekil ham petrol ithalatının azaldığının bir göstergesidir.

şekil
mold
şekil
shape

It is said that cats can change shape. - Kedilerin şekil değiştirebildikleri söylenilmektedir.

Some important geometric shapes are the triangle, the square, the rectangle, the circle, the parallelogram and the trapezium. - Bazı önemli geometrik şekiller üçgen, kare, dikdörtgen, daire, paralelkenar ve ikizkenar yamuktur.

şekil
image
şekil
mould
şekil
form

Buddha, impressed by the rabbit's efforts, raised him unto the moon and set him in that form forever more. - Tavşanın çabalarından etkilenen Buddha onu aya kadar yükseltti ve onu sonsuza kadar bu şekilde bıraktı.

A form appeared in the darkness. - Karanlıkta bir şekil belirdi.

şekil
pattern

Patterns of married life are changing a lot. - Evlilik yaşam şekilleri çok değişiyor.

şekil
{i} contour
şekil
printing
şekil
format
şekil
cast
şekil
delineate
şekil
(Tıp) forme
şekil
vein
şekil
conformation
şekil
face

His face is distorted by pain. - Onun yüzü acıdan şekil değiştirmişti.

Mary laid on her bed, crying with her face buried into her pillow. - Mary yatağına uzandı, yüzü yastığına gömülü şekilde ağladı.

şekil
outline
şekil
line

The refugee crossed the line safely. - Mülteciler güvenli bir şekilde sınır çizgisini geçtiler.

At the bus stop, people waited in orderly lines, but as soon as the bus pulled up, the line broke up. - Otobüs durağında,insanlar düzgün bir şekilde sırada beklediler.Filhakika otobüs durur durmaz sıra bozuldu.

şekil
diagram
şekil
configuration
şekil
{i} wise

A wise man would not act in that way. - Akıllı bir adam bu şekilde hareket etmezdi.

cetvel şekline koyma
tabulation
elips şekline sahip
ellipsoidal
hikaye şekline sokmak
fictionalize
insan şekline girmiş
incarnate

You are the devil incarnate. - Sen şeytanın insan şekline girmiş halisin.

mısır şekline sahip
(Tarım) granifrom
provaların sayfa şekline getirilmiş hali
paste up
şekil
(Hukuk) modality
şekil
turn

Surprisingly enough, he turned out to be a thief. - Şaşırtıcı şekilde, onun bir hırsız olduğu ortaya çıktı.

The plane turned sharply to the right just before it crashed. - Uçak parçalanmadan az önce, keskin bir şekilde sağa döndü.

şekil
figure , shape
şekil
way, manner
şekil
diagram, figure, illustration
şekil
semblance
şekil
kind, sort, variety
şekil
morpho
şekil
condition, state
şekil
illustration
şekil
shape, form; diagram, figure; way, manner
şekil
eidolon
şekil
feature
şekil
figuration
şekil
effigy
şekil
shadow
şekil
model
şekil
species
التركية - التركية

تعريف şekline في التركية التركية القاموس.

ŞEKİL
(Osmanlı Dönemi) (Şekl) Biçim, dış görünüş. Çehre. Tarz. Formül
ŞEKİL
(Osmanlı Dönemi) Geo: Bir veya daha fazla hudut vasıtasiyle mahdut ve mahsur olan şey
ŞEKİL
(Osmanlı Dönemi) Bir adamın tab' ve hevasına muvafık olan şey
ŞEKİL
(Osmanlı Dönemi) Hey'et
ŞEKİL
(Osmanlı Dönemi) Muhtelif, müşkil işlerin her biri
ŞEKİL
(Osmanlı Dönemi) Birşeyin gerek hissedilen ve gerek mevhum sureti
ŞEKİL
(Osmanlı Dönemi) Şebih ve misil
ŞEKİL
(Osmanlı Dönemi) Edb: Aruz ıstılahında mısraların sayısına ve kafiyelerin sırasına göre ortaya çıkan şekil
ŞEKİL
(Osmanlı Dönemi) Suret. Surette benzerlik
ŞEKİL
(Osmanlı Dönemi) Gr: Yazıya nokta, hareke ve i'rab koymak
Şekil
(Osmanlı Dönemi) BÂB
şekil
Bir kavramın, düşüncenin, olayın veya işin değişik oluş biçimi
şekil
Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, biçim: "Dünyayı alıp avcuna bir gün Tanrım / Avcunda bu dünyaya bir şekil ver."- A. N. Asya
şekil
Olma biçimi, durum, hâl
şekil
Anlatım biçimi: "Ne yapıp yapmış, bu havai konuşmayı röportaj şekline sokmuştu."- Y. K. Karaosmanoğlu
şekil
Bir konuyu açıklamaya yarayan resim
şekil
Biçim
şekil
Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, biçim
şekil
Toplumsal bir bütünün kuruluş biçimi
şekil
Anlatım biçimi
şekil
Bir kavramın, düşüncenin, olayın veya işin değişik oluş biçimi: "Yalnızlığın şekilleri vardır, kimsesiz bir yerde yalnızlık, sosyete ve kalabalık içinde yalnızlık."- R. N. Güntekin
şekil
Bazı matematiksel varlıkların gösterilmesine yarayan resim
şekil
Davranış biçimi, tutum, yol, tarz
şekil
motif
şekline
المفضلات