As long as it is cheap, any watch will do.
- Ucuz olmak şartıyla, herhangi bir saat işimi görür.
You may go out as long as you come back soon.
- Kısa sürede geri gelmen şartıyla dışarı çıkabilirsin.
I will do it on condition that you support me.
- Bana destek olman şartıyla onu yaparım.
She was allowed to go to the disco on condition that she was back by ten.
- Saat ona kadar geri dönmesi şartıyla onun diskoya gitmesine izin verildi.
I will accept the work, provided that you help me.
- Bana yardım etmen şartıyla işi kabul ederim.
I will go provided that she comes.
- Onun gelmesi şartıyla giderim.
Any time will do so long as it is after six.
- Altıdan sonra olmak şartıyla herhangi bir zamanda olur.
There is an urgent need for improved living conditions.
- Gelişmiş yaşam şartlarına acil bir ihtiyaç var.
You have our permission to include our software on condition that you send us a copy of the final product.
- Nihayi ürünün bir kopyasını göndermek şartıyla bizim yazılımı dahil etmeniz için iznimiz var.
Tom's doing a good job under very difficult circumstances.
- Tom çok zor şartlar altında iyi bir iş yapıyor.
The circumstances did not allow me to go abroad.
- Şartlar benim yurt dışına gitmeme izin vermedi.
Things that you see with your eyes are not necessarily true.
- Gözünüzle gördüğünüz şeylerin doğru olması şart değil.
Due to the bad weather, the game was called off.
- Kötü hava şartları nedeniyle oyun iptal edildi.
Due to the bad weather, the game was cancelled.
- Kötü hava şartlarından dolayı oyun iptal edildi.
They released him with the stipulation that he should not go out of town until the investigation was complete.
- Soruşturma tamamlanana kadar kasabadan çıkmaması şartıyla onu serbest bıraktılar.
It is imperative that we find another way out of this situation.
- Bu duruma başka bir çıkar yol bulmamız şart.
Setting limits is imperative.
- Sınırları kurmak şarttır.
Tom must choose the second-best policy according to the circumstances.
- Tom şartlara göre, ikinci en iyi politikayı seçmeli
We sued the insurance company because it violated the terms of our policy.
- Biz sigorta şirketine poliçemizin şartlarını ihlal ettiği için dava açtık.
I'll agree to the terms if you lower the price.
- Fiyatı düşürürsen şartları kabul ederim.