Luckily, I was able to get the tickets yesterday.
- Şansa bak ki, biletleri dün almıştım.
When one lucky spirit abandons you another picks you up. I just passed an exam for a job.
- Şanslı bir ruh seni terk ettiği zaman, bir başkası seni alır.Ben az önce bir iş sınavını geçtim.
He had the fortune to marry a nice girl.
- Onun güzel bir kızla evlenme şansı vardı.
He had the good fortune to marry a pretty girl.
- Güzel bir kızla evlenmek için iyi şansı vardı.
Any chance you know where I put my keys?
- Anahtarlarımı nereye koyduğumu bilmen için şans var mı?
I had a chance to meet him in Paris.
- Paris'te onunla buluşma şansım vardı.
I want to believe there's still a chance for us to be happy together.
- Halen birlikte mutlu olma şansımızın olduğuna inanmak istiyorum.
You're very lucky you know! A such thing happen only once in a lifetime.
- Bilirsin çok şanslısın! Böyle bir şey bir ömür boyu sadece bir kez olur.
Most people judge men only by their success or their good fortune.
- Çoğu insan erkekleri sadece onların başarıları ya da iyi şansıyla değerlendirir.
By good fortune, they escaped.
- Iyi şans sayesinde onlar kaçtı.
Give me another shot.
- Bana bir şans daha ver.
Please give me one more shot.
- Lütfen bana bir şans daha verin.
This could be my big break.
- Bu benim büyük şansım olabilir.
Do you believe that you will get seven years of bad luck if you break a mirror?
- Bir ayna kırarsan yedi yıl kötü şansa uğrayacağına inanıyor musun?
I should've hit Tom while I had the chance.
- Şansım varken Tom'u vurmalıydım.
Tom was lucky that Mary didn't hit him.
- Mary ona vurmadığı için Tom şanslıydı.
The people exulted over their good luck.
- İnsanlar iyi şanslarıyla övündüler.
Goodbye and good luck.
- Güle güle ve iyi şanslar.
Tom got a chance to start over.
- Tom'un başlamak için bir şansı var.
There is no one who is born under an unlucky star, there are only people who cannot read the sky.
- Şanssız bir yıldızın altında doğmuş olan kimse yoktur, sadece gökyüzünü okuyamayan insanlar vardır.
Tom deserves another opportunity.
- Tom başka bir şansı hak ediyor.
There is no security on this earth; there is only opportunity.
- Bu dünyada hiçbir güvenlik yoktur; sadece şans vardır.
I wish you good luck.
- Sana iyi şanslar diliyorum.
Goodbye and good luck.
- Güle güle ve iyi şanslar.