şahsen

listen to the pronunciation of şahsen
التركية - الإنجليزية
personally

I don't know Tom personally. - Tom'u şahsen tanımıyorum.

I know Tom personally. - Tom'u şahsen tanırım.

personally; in person; by sight
personally, for my part
(knowing someone) by sight only
in person, personally
in person

Instead of sending somebody on your behalf, you had better go and speak in person. - Senin adına birini göndermek yerine, sen gitsen ve şahsen konuşsan daha iyi olur.

You had better go and thank her in person. - Sen en iyisi git ona şahsen teşekkür et.

face to face
in the flesh
by sight

I know him by sight, but not by name. - Onu şahsen tanırım fakat ismen değil.

I know her by name, but not by sight. - Onu ismen tanırım fakat şahsen değil.

life
inpropriapersona
şahsen mahkemeye çağrılmak
(Hukuk) summoned in person
sen şahsen
you personally
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Yalnız uzaktan görerek
(Osmanlı Dönemi) Şahıs olarak, ferd olarak. Şahısça, kendi
Tanışmadan, dış görünüşü ile, uzaktan
Kendi (kendim, kendin ...), bizzat: "İngiltere sefiri, kendi devletinin prensibini burada şahsen de takip ediyor."- E. E. Talu
Kendi (kendim, kendin...), bizzat
şahsen
المفضلات