şüphesiyle

listen to the pronunciation of şüphesiyle
التركية - الإنجليزية
on suspicion
due to suspicion, on a hunch; on the basis of alleged guilt
şüphe
suspicion

His story aroused my suspicion. - Onun hikayesi benim şüphemi uyandırdı.

Tom's acknowledgement that he stole the ring cleared the maid of suspicion. - Yüzüğü onun çaldığına dair Tom'un onayı hizmetçiyi şüpheli olmaktan kurtardı.

şüphe
doubt

I doubt that Tom would ever consider selling his antique car. - Tom'un şimdiye kadar antika arabasını satmayı düşündüğünden şüpheliyim.

I doubt that Tom would remember me. - Tom'un beni hatırlayacağından şüpheliydim.

şüphe
if
şüphe
peradventure
şüphe
scruple
şüphe
fears
şüphe
reservation
şüphe
dubiousness
şüphe
incertitude
şüphe
uncertainity
şüphe
{i} misgiving
Şüphe
doubt of
şüphe
to suspect
şüphe
cast doubt
şüphe
haze
şüphe
surmise
şüphe
impeachment
şüphe
discredit
şüphe
query
şüphe
(Hukuk) doubt, suspicion
şüphe
mistrust
şüphe
uncertainty
şüphe
disbelief

The small town was in disbelief. - Küçük kasaba şüphe içinde idi.

şüphe
question

I question whether he'll come in time. - Onun zamanında gelip gelmeyeceğinden şüphe ediyorum.

The behaviour of many people is questionable. - Birçok insanın davranışları şüpheli.

şüphe
doubt, suspicion kuşku
şüphe
doubt; suspicion
şüphe
misdoubt
şüphe
questlon
şüphe
{i} distrust

I've always distrusted Tom. - Tom'dan her zaman şüphe duydum.

şüphe
dubitation
التركية - التركية

تعريف şüphesiyle في التركية التركية القاموس.

şüphe
Kuşku
Şüphe
şek
şüphe
Kuşku: "Hiçbir şey anlamamış, şüpheler içinde yerime gelip oturmuştum."- S. F. Abasıyanık
şüphe
(Osmanlı Dönemi) rayb
şüphesiyle
المفضلات