Place the bread and butter plate above the fork.
- Çatalı ekmek ve tereyağı tabağı üzerine koy.
His conduct is above suspicion.
- Onun davranışı şüphe üzerinedir.
A map is available upon request.
- İstek üzerine bir harita mevcuttur.
The rain fell soundlessly upon the jungle.
- Yağmur ormanın üzerine sessizce düştü.
The quick brown fox jumps over the lazy dog.
- Hızlı kahverengi tilki tembel köpeğin üzerine atlar.
She wept over her son's death.
- Oğlunun ölümü üzerine ağladı.
The bold knight didn't hesitate at the time to go onto the offensive.
- Cesur şövalye saldırganın üzerine gitmek için o anda tereddüt etmedi.
He is just passing the blame onto others.
- Suçu başkalarının üzerine atıyor sadece.
On Tom's death in 1998, Mary paid tribute to his personal qualities.
- 1998'de Tom'un ölümü üzerine, Mary, onun meziyetlerini öven bir konuşma yaptı.
For my breakfast today: fried egg on toast with cheese.
- Bugünkü kahvaltım: peynirli tost üzerine sahanda yumurta.
Tom gave a five-minute presentation about the influence of the Vikings on world history.
- Tom, Vikingler'in dünya tarihine etkileri üzerine beş dakikalık bir sunum yaptı.
Please write, on a piece of paper, something you like about the person sitting next to you.
- Bir parça kağıdın üzerine, yanınızda oturan kişi hakkında hoşlandığınız bir şey yazın lütfen.
Have you ever had anything custom made?
- Hiç sipariş üzerine yapılmış bir şey yedin mi?
We can't help Tom with that.
- Bunun üzerine Tom'a yardım edemeyiz.
Thereupon he let the cat out of the bag.
- Bunun üzerine baklayı ağzından çıkardı.
Have you ever had anything custom made?
- Hiç sipariş üzerine yapılmış bir şey yedin mi?
Bardağı masanın üstüne koy!
- Bardağı masanın üzerine koy!