üz

listen to the pronunciation of üz
التركية - الإنجليزية
{f} depressing
{f} depressed

Reading this philosophy book is making me depressed. - Bu felsefe kitabını okumak beni üzüyor.

Remembering it depressed me. - Hatırlamak beni üzdü.

{f} chagrin
{f} yearning
depress

Sami's sadness deepened into a depression. - Sami'nin üzüntüsü depresyona dönüştü.

Reading this philosophy book is making me depressed. - Bu felsefe kitabını okumak beni üzüyor.

low

His sense of humor was self-deprecating, a sign of his low self-esteem. - Espri anlayışı, düşük öz saygısının bir göstergesi olarak, kendini aşağılamak üzerine kuruluydu.

distressing

It was extremely distressing. - O son derece üzücüydü.

desolate

Mary's explanations enchanted me and desolated me all at once. - Mary'nin açıklamaları beni büyüledi ve birdenbire beni üzdü.

fash
التركية - التركية
Dokuztaş oyunu
üz
المفضلات