You have to overcome the difficulties.
- Zorlukların üstesinden gelmek zorundasın.
He had to overcome a lot of obstacles.
- O, bir sürü engelin üstesinden gelmek zorundaydı.
How do you want to handle it?
- Nasıl onun üstesinden gelmek istiyorsun?
It's hard for me to handle so much pressure.
- Bu kadar çok baskının üstesinden gelmek benim için zordur.
The situation was getting difficult to deal with.
- Durumun üstesinden gelmek gittikçe zorlaşıyordu.
You have to cope with those difficult problems.
- Bu zor sorunların üstesinden gelmek zorundasın.
You have to cope with those difficult problems.
- Bu zor sorunların üstesinden gelmek zorundasın.
How to overcome the high value of the yen is a big problem.
- Yüksek yen değerinin nasıl üstesinden gelineceği büyük bir sorundur.
We have to overcome many difficulties.
- Birçok zorluğun üstesinden gelmek zorundayız.
Peter overcame a lot of difficulties before succeeding as a doctor.
- Peter doktor olmayı başarmadan önce birçok zorluğun üstesinden geldi.
Eventually, my curiosity overcame my fear.
- Sonunda merakım korkumun üstesinden geldi.
Daily exercise is effective in overcoming obesity.
- Günlük egzersiz, obezitenin üstesinden gelmek için etkilidir.
As a citizen of the world, I know ways of overcoming cultural barriers.
- Dünya vatandaşı olarak, kültürel engellerin üstesinden gelmenin yollarını biliyorum.