Tom has a superiority complex.
- Tom'un bir üstünlük kompleksi var.
He has a superiority complex.
- Onun bir üstünlük kompleksi vardır.
This cloth is superior to that.
- Bu kumaş ona göre daha üstün.
These products are superior to theirs.
- Bu ürünler onlarınkinden daha üstün.
He believed in the supreme power of the law.
- Hukukun üstün gücüne inanıyordu.
Tom started bouncing up and down on the bed.
- Tom yatağın üstünde yukarı aşağı sıçramaya başladı.
The children started bouncing up and down on the couch.
- Çocuklar kanapenin üstünde yukarı aşağı sıçramaya başladı.
They tried very hard to gain an advantage over one another.
- Onlar birbirlerine karşı üstünlük sağlamak için çok uğraştılar.
This cloth is superior to that.
- Bu kumaş ona göre daha üstün.
These products are superior to theirs.
- Bu ürünler onlarınkinden daha üstün.
This boat is made with high grade aluminum and high strength iron.
- Bu tekne üstün kaliteli alüminyum ve yüksek güçlü demir ile yapılır.
The exosphere is the highest layer of the atmosphere. It extends from the top of the thermosphere up to 10,000 kilometers.
- Egzosfer atmosferin en üst tabakasıdır. 10.000 kilometreye kadar termosferin üstünden uzanır.
The woman is atop the table.
- Kadın masanın üstündedir.
Health is above wealth, for the former is more important than the latter.
- Sağlık zenginliğin üstündedir, zira birincisi ikincisinden daha önemlidir.
Health is above wealth, for this does not give us so much happiness as that.
- Sağlık zenginliğin üstündedir, zira zenginlik bize sağlık kadar çok mutluluk vermiyor.
Look at the train going over the bridge.
- Köprünün üstünde giden trene bak.
Slotted spoons have a particular role in the traditional absinthe ritual. They are used to hold a sugar cube over a glass as one dissolves it into her drink with cold water.
- Oluklu kaşıklar geleneksel pelin ayininde belirli bir role sahiptir.Onlar bir adet küp şekeri soğuk suyla bardaklarının içine eritmek için küp şekeri bardağın üstünde tutmak için kullanılır.
Are you going to give me a glib answer, or are you going to think before you reply?
- Bana üstünkörü bir cevap mı vereceksin yoksa cevap vermeden düşünecek misin?