Sami's fantasies were really scary.
- Sami'nin fantezileri gerçekten ürkütücüydü.
A person without faith is frightening.
- İman olmayan bir kişi ürkütücüdür.
Is love frightening to anyone you know?
- Aşk tanıdığın biri için ürkütücü mü?
An eerie silence filled the air with despair.
- Ürkütücü bir sessizlik havayı umutsuzlukla doldurdu.
There was an eerie silence.
- Ürkütücü bir sessizlik vardı.
The last thing I saw was his spooky face.
- Gördüğüm son şey, onun ürkütücü yüzüydü.
The room seems awfully dark and spooky.
- Oda çok karanlık ve ürkütücü görünüyor.
The idea seems dreadful.
- Fikir ürkütücü görünüyor.
We know they're formidable.
- Onların ürkütücü olduklarını biliyoruz.