One, two, three, four, five, six, seven, eight, nine, ten.
- Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on.
This is a three-star hotel; three hundred dollars a night.
- Burası üç yıldızlı bir oteldir; bir gece üç yüz dolardır.
I got stabbed three times last year.
- Geçen sene üç kere bıçaklandım.
Tom has made the same mistake three times so far.
- Tom şu ana kadar aynı hatayı üç kere yaptı.
Measure thrice, cut once.
- üç kere düşün bir kere söyle.
Measure thrice, cut once.
- Üç kere ölç, bir kere kes.
Tom owes Mary three hundred dollars.
- Tom Mary'ye üç yüz dolar borçlu.
I was just wondering if I could borrow three hundred dollars from you. I can pay you back next Monday.
- Sizden üç yüz dolar ödünç alıp alamayacağımı merak ediyordum. Gelecek pazartesi size geri ödeyebilirim.
If I were you, I wouldn't think twice — but thrice.
- Yerinde olsam, iki kez düşünmem - ama üç kez düşünürüm.