özeti

listen to the pronunciation of özeti
التركية - الإنجليزية

تعريف özeti في التركية الإنجليزية القاموس.

özet
abstract

I made an abstract of a book. - Bir kitabın özetini çıkardım.

I didn't read the paper, but I read the abstract. - Ben makaleyi okumadım ama özeti okudum.

özet
summary

Please send in your summary by Tuesday. - Lütfen özetinizi salıya kadar gönderin.

I have read the article and now I am writing a summary. - Ben yazıyı okudum ve şimdi bir özet yazıyorum.

özetin özeti
quintessence
özetin özeti ile ilgili
quintessential
özet
{i} recap
özet
{i} outline

Tom gave Mary a brief outline of his plan. - Tom, Mary'ye planının kısa bir özetini verdi.

He gave me a brief outline of the plan. - Bana planın kısa bir özetini verdi.

hesap özeti
(Kanun,Ticaret) extract
hesap özeti
(Ticaret) statement
özet
synopsis

I read a synopsis of the film. - Ben filmin bir özetini okudum.

özet
digest

She read the digest of War and Peace. - Savaş ve Barışın özetini okudu.

özet
{i} gist
hesap özeti
(Bilgisayar) account summary
hesap özeti
(Ticaret) account statement
hesap özeti
(Ticaret) abstract
ileti özeti
(Bilgisayar) message digest
kitap özeti
book summary
konu özeti
(Bilgisayar) topics summary
makale özeti
abstract of article
senaryo özeti
(Bilgisayar) scenario summary
zengin site özeti
(Bilgisayar) rich site summary
özet
exclusive
özet
abridge
özet
summing-up
özet
compendia
özet
headnote
özet
totalisation
özet
(Bilgisayar) summ

I want to summarize the content of the presentation and draw a conclusion. - Sunumun içeriğini özetlemek ve bir sonuç çıkarmak istiyorum.

Tom's summaries are always full of misprints. - Tom'un özetleri daima yazım hatalarıyla doludur.

özet
(Bilgisayar) summary for
özet
(Bilgisayar) summary of
özet
wrap-up
özet
nutshell

The universe in a nutshell: I am consciousness. - Özet olarak evren: ben bilincim.

özet
abbreviate
özet
(Felsefe) abstractive
özet
condense
özet
compress
özet
fact sheet
özet
abridgement
özet
precis
özet
brief

He gave me a brief outline of the plan. - Bana planın kısa bir özetini verdi.

Tom gave Mary a brief outline of his plan. - Tom, Mary'ye planının kısa bir özetini verdi.

özet
compressed
özet
run down
özet
resumé
özet
abridgment, abridgement
bellek özeti
(Bilgisayar) memory summary
dava özeti
brief
deniz istihbarat özeti
(Askeri) maritime intelligence summary
ders özeti
syllabus
günlük istihbarat özeti
(Askeri) daily intelligence summary
günlük istihbarat özeti; istihbarat bilgi sistemi; Savunma Bakanlığı Soruşturma
(Askeri) daily intelligence summary; defense information system; Defense Investigative Service; distributed interactive simulation
harekat özeti
(Askeri) operation summary
hesap özeti
work sheet
hesap özeti
bank statement
hesap özeti
abstract of account
hesap özeti
extract of account
hesap özeti
fin . statement, summary of an account
hesap özeti çıkarmak
fin . to make out a statement
istihbarat durum özeti
(Askeri) intelligence situation summary
istihbarat özeti
(Askeri) intelligence summary
kredi özeti
loan summary
mahkeme özeti
(Kanun) abstract of judgment
makine özeti
(Elektrik, Elektronik) autoabstract
olayların özeti
(Hukuk) summary of facts
oylum özeti
(Bilgisayar) volume summary
periyodik istihbarat özeti
(Askeri) periodic intelligence summary
periyodik kasa özeti
(Ticaret) cash statement
rapor özeti
(Ticaret) summary statement
saat özeti
(Bilgisayar) time summary
sistem özeti
(Bilgisayar) system summary
taktik atmosferik bilgi özeti; gerçek hava hızı
(Askeri) tactical atmospheric summary; true air speed
tapu kayıtları özeti
(Kanun,Ticaret) abstract of title
terörizmle ilgili savunma istihbarat özeti
(Askeri) defense intelligence terrorist summary
özet
short

She took down the speech in shorthand. - Konuşmasını özet şeklinde parçalara ayırdı.

To make a long story short, he married his first love. - Hikayeyi özetlersek, o, ilk aşkı ile evlendi.

özet
summary, synopsis, digest, précis, abstract, résumé hulasa, fezleke
özet
compendium
özet
sum

I'll summarize it all. - Onun hepsini özetleyeceğim.

If I had to sum up your attitude in one word, it would be arrogance. - Tutumunu tek kelimeyle özetleyecek olsaydım, bu küstahlık olurdu.

özet
extract
özet
abridgement [Brit.]
özet
resume
özet
summation
özet
epitome
özet
abridgment
özet
condensation
özet
roundup
özet
compressing
özet
summary, résumé
özet
conspectus
özet
abstract , summary
özet
capitulation
özet
{i} recapitulation
özet
docket
özet
{i} rundown
özet
extraction
özet
apercu
ürün özeti
(Bilgisayar) product summary
التركية - التركية

تعريف özeti في التركية التركية القاموس.

özet
İcmal
hesap özeti
Hesap sahiplerinin hesabına yatan ve söz konusu hesaptan çekilen miktarların dökümünü gösteren cetvel
özet
Bir yazı veya sözün anlamını daha kısa ve özlü biçimde veren yazı veya söz, hülasa, fezleke
özet
Filmin konusunu en kısa biçimde anlatan, bir senaryo çalışmasının ilk basamağı olan metin
özeti
المفضلات