It's one of the most exclusive addresses in the city.
- Bu, şehirdeki en özel adreslerden biri.
We have exclusive rights to Tom's invention.
- Tom'un buluşu için özel haklara sahibiz.
I want specific information.
- Özellikli bilgi istiyorum.
I wish I could be more specific.
- Keşke daha özel olabilsem.
Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
- Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
Do you have any special reason why you want to go to America?
- Amerika'ya gitmek için özel bir nedenin var mı?
Tom has a personal bodyguard.
- Tom'un özel koruması var.
This is Tom Jackson, my personal assistant.
- Bu Tom Jackson, benim özel asistanım.
Dachshund sausages first became popular in New York, especially at baseball games.
- Dachshund sosisleri ilk olarak New York'ta popüler oldu, özellikle beyzbol oyunlarında.
We want Kylie Minogue to come to Turkey, especially Gaziantep.
- Kylie Minogue'nun Türkiye'ye, özellikle Gaziantep'e gelmesini istiyoruz.
Tom wasn't feeling particularly talkative.
- Tom özellikle konuşkan hissetmiyordu.
Tom did it for no particular reason.
- Tom'un onu yapmak için özel bir nedeni yoktu.
My boss called me down for making private calls on the office phone.
- Patronum ofis telefonundan özel görüşme yaptığım için beni azarladı.
The press is interested in his private life.
- Basın onun özel hayatıyla ilgileniyor.
Please respect my privacy.
- Lütfen özel yaşamıma saygı gösterin.
Tom is a very dedicated student.
- Tom çok özel bir öğrenci.
Tom is a dedicated teacher.
- Tom özel bir öğretmendir.
Superconductivity is a physical property.
- Üstüniletkenlik fiziksel bir özelliktir.
You are trespassing on private property.
- Özel mülkiyete izinsiz giriyorsunuz.
Japan has many distinctive traits.
- Japonya'nın pek çok ayırt edici özellikleri vardır.
The Japanese language has many distinctive characteristics.
- Japon dilinin birçok ayırt edici özellikleri var.
Each language has its peculiarities.
- Her dilin özellikleri vardır.
Laura is very particular about her clothes.
- Laura elbiseleri hakkında çok özel.
Tom is a very dedicated student.
- Tom çok özel bir öğrenci.
The private colleges and universities of the United States are autonomous.
- ABD'nin özel kolejleri ve üniversiteleri özerktir.
Generosity is an important trait in today's selfish society.
- Cömertlik bugünün bencil toplumunda önemli bir özelliktir.
As my watch was slow, I missed the special express.
- Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.
We would like to eat. Could you serve us expressly? We need to be on our way before half past one.
- Yemek yemek istiyoruz. Özellikle bize hizmet eder misiniz? bir buçuktan önce yolda olmalıyız.