öyleyse

listen to the pronunciation of öyleyse
التركية - الإنجليزية
then

If you want to become my friend, then also become the friend of my friend. - Arkadaşım olmak istiyorsan, öyleyse arkadaşımın arkadaşı da olursun.

If an Icelandic sentence has a translation in English, and the English sentence has a translation in Swahili, then indirectly, this will provide a Swahili translation for the Icelandic sentence. - İzlandaca bir cümlenin İngilizce çeviri varsa, ve İngilizce cümlenin Savahili dilinde bir çevirisi varsa, öyleyse dolaylı olarak, bu, İzlandaca cümle için bir Savahili çeviri sağlayacaktır.

well

Well, then, if you want me to I'll do it. - Peki, öyleyse, yapmamı istiyorsan onu yaparım.

Oh yes, you're right. Well, it's the way you shop that's tight-fisted then. - Oh evet,haklısın.Pekala,bu senin ekonomik olan alışveriş şeklin öyleyse.

if so

If so, it shouldn't be any problem at all, should it? - Eğer öyleyse hiç de sorun olmamalı, değil mi?

Beautiful women die young - or so the saying goes. If so then my wife is going to live a long life. - Güzel kadınlar genç ölür- ya da öylesine demişler. Eğer öyleyse benim karım uzun bir hayat yaşayacak.

in that case
well then
if so, then
well, then
öyle
so
öyle
{s} such

He is not such a fool but he can understand it. - O, öyle bir aptal değil fakat onu anlayabilir.

You do such a thing once too often and get punished. - Öylesine bir şeyi bir kez çok sık yaparsın ve cezalandırılırsın.

öyle
as such

If you are a student, behave as such. - Eğer bir öğrenci isen, öyle davran.

He is a famous painter and should be treated as such. - O ünlü bir ressamdır ve öyle davranılmalı.

öyle
thusly
öyle
so that
öyle
accordingly

While I understand what you are saying, I cannot do accordingly. - Söylediklerini anlamama karşın, öyle yapamıyorum.

öyle
like that

I never heard anything like that. - Ben asla öyle bir şey duymadım.

Never have I heard anyone say a thing like that. - Herhangi birinin öyle bir şey söylediğini asla duymadım.

öyle
precisely

Tell me precisely why you think so. - Neden öyle düşündüğünü bana tam olarak söyle.

öyle
too

It must bother you to have taken a bad master. I'm stupid too. So, it's all right. - Kötü bir öğretmene sahip olmak sizi rahatsız ediyor olmalı. Ben de aptalım. Öyleyse, tamam.

You do such a thing once too often and get punished. - Öylesine bir şeyi bir kez çok sık yaparsın ve cezalandırılırsın.

öyle
thus and so
öyle
arent
düşünüyorum öyleyse varım
I think therefore I am
Öyle
rather

Our car is rather old, but so is theirs. - Arabamız oldukça eski ama onlarınki de öyle.

I would rather die than do such an unfair thing. - Öylesine haksız bir şey yapmaktansa ölmeyi tercih ederim.

öyle
thus, thusly, so, in that manner
öyle
such ... as that/those, such, (something, someone) like that
öyle
such; so; that; like that
öyle
(Fiili Deyim ) as much
التركية - التركية
O hâlde
öyle
O denli, o kadar, o derece
öyle
O yolda, o biçimde, o tarzda
öyle
Onun gibi olan, ona benzer
öyle
İçinde "ne", "nasıl" gibi sorular bulunan cümlelerin sonuna geldiğinde, o cümlede anlatılan şeyin hoş karşılanmadığını veya ona şaşıldığını anlatır
öyle
Onun gibi olan, ona benzer: "Ben öyle bir şey demedim."- R. H. Karay. O yolda, o biçimde, o tarzda: "
öyle
yle tembel tembel salınışları, birdenbire öyle bir duruşları, arkalarına bir bakışları var ki, insanı çileden çıkarıyor."- Y. K. Karaosmanoğlu. O denli, o kadar, o derece: "Bugünlerde biraz üzüntü içindeysen de, kasavetlenmeyesin öyle."- O. C. Kaygılı. İçinde "ne", "nasıl" gibi sorular bulunan cümlelerin sonuna geldiğinde o cümlede anlatılan şeyin hoş karşılanmadığını veya ona şaşıldığını anlatır