You do such a thing once too often and get punished.
- Öylesine bir şeyi bir kez çok sık yaparsın ve cezalandırılırsın.
He is not such a fool as to believe that story.
- Hikayeye inanacak kadar öylesine aptal değildir.
I know him well. Oh, do you?
- Onu iyi tanırım. Ah, öyle mi?
Is that so? Let's go there next then.
- Öyle mi? O zaman bir sonraki sefer oraya gidelim.
Did you just really say that?
- Gerçekten tam olarak öyle mi söyledin?
I really don't have much choice, do I?
- Çok fazla seçeneğim yok gerçekten, öyle mi?
Tom intends to go, rain or shine.
- Öyle ya da böyle, Tom'un gitmeye niyeti var.
Rain or shine, I will go.
- Öyle ya da böyle gideceğim.