Look at that mountain which is covered with snow.
- Karlarla örtülü şu dağa bak.
Women really are quite dangerous. The more I think about this, the more I'm able to understand the reasoning behind face covering.
- Kadınlar gerçekten oldukça tehlikeliler. Bu konuda ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok yüz örtüsünün arkasındaki nedeni anlayabileceğim.
Sami was still covered by that blanket.
- Sami hâlâ o battaniyeyle örtülüydü.
Tom's bed is covered by a Pikachu blanket.
- Tom'un yatağı bir Pikachu battaniye ile örtülüdür.
They covered the table with a cloth.
- Onlar masaya örtü örttüler.
She spread a cloth over the table.
- Masaya bir örtü serdi.
This bride is covering her face with a veil.
- Bu gelin yüzünü bir peçe ile örtüyor.
Fadil was simply covering his own tracks.
- Fadıl basitçe kendi izlerini örtüyordu.
Criticism of elitism is often veiled anti-intellectualism.
- Elitizm in eleştirisi genellikle entelektüel karşıtı örtülüdür.
Criticism of elitism is often a veiled form of anti-intellectualism.
- Elitizm in eleştirisi çoğunlukla anti-entellektüelciliğin örtülü bir biçimidir.
She spread a cloth over the table.
- Masaya bir örtü serdi.
Kate spread the cloth over the table.
- Kate örtüyü masanın üstüne yaydı.