örneğin

listen to the pronunciation of örneğin
التركية - الإنجليزية
for instance

We have many things in common: hobbies, educational backgrounds, for instance. - Ortak çok şeyimiz var: örneğin hobilerimiz, eğitim durumu.

For instance, what would you have done if you were in my place? - Örneğin benim yerimde olsaydın ne yapardın?

for example

The cones of the jack pine, for example, do not readily open to release their seeds until they have been subjected to great heat. - Jack çamı kozalakları, örneğin, büyük bir ısıya maruz kalıncaya kadar tohumlarını bırakmak için kolayca açılmazlar.

Japan is full of beautiful cities. Kyoto and Nara, for example. - Japonya güzel şehirlerle doludur. Kyoto ve Nara, örneğin.

e.g
such as

Tom and Mary went on a safari and saw many animals, such as lions, giraffes, zebras, and hippopotamuses. - Tom ve Mary safariye gittiler ve örneğin aslanlar, zürafalar, zebralar ve su aygırları gibi birçok hayvanı gördüler.

Tiny animals such as krill eat plankton. - Küçük hayvanlar, örneğin kriller plankton yerler.

for example, for instance
such

He likes strange animals such as snakes, for example. - O, örneğin yılanlar gibi garip hayvanları seviyor.

Tom and Mary went on a safari and saw many animals, such as lions, giraffes, zebras, and hippopotamuses. - Tom ve Mary safariye gittiler ve örneğin aslanlar, zürafalar, zebralar ve su aygırları gibi birçok hayvanı gördüler.

eg
e g
e. g
exempligratia
التركية - التركية
Söz gelişi, söz gelimi, söz misali, örnek olarak, mesela
örneğin
المفضلات