Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

örf

listen to the pronunciation of örf
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) İnsanlar arasında güzel görülmüş, red ve inkâr edilmeyip mükerreren yapılagelmiş olan şeydir. Bu kelime; ihsan, ma'ruf, cud, sehâ, bezl ve atâ olunan, atiyye, tanımak, bilmek, biliş, ikrar eylemek, arka arkaya tetebbu ve tevâli etmek, Allah (C.C.) tarafından ulülemre ve Sultana tevdi' olunan hüküm, müstahsen, yani Hazret-i Peygamberin (A.S.M.) iyi gördüğü şeyler, gibi mânalara gelir
(Osmanlı Dönemi) Fık: Şer'an ve şeriata bağlı. Akl-ı selim sahiplerince müstahsen olup münker olmayan şey demektir. Örf, şeriata eğer muhal
Yasalarla belirlenmediği hâlde halkın kendiliğinden uyduğu gelenek
Yasalarla belirlenmediği hâlde halkın kendiliğinden uyduğu gelenek: "Yaşandığı asrın örf ve âdetlerini belirtmek bakımından kıymetli bulmuyor değilim."- R. H. Karay
Yasalarla belirlenmemiş olan, halkın kendiliğinden uyduğu gelenek
Halkın kendiliğinden uyduğu gelenek
(Hukuk) URF