ör

listen to the pronunciation of ör
التركية - الإنجليزية
{f} knitted

She wore a sweater that she'd knitted herself. - Kendi ördüğü kazağı giydi.

Mary knitted Tom a pullover for his birthday. - Mary, doğum günü için Tom'a bir kazak ördü.

{f} plait
{f} braid

Tom braided Mary's hair. - Tom Mary'nin saçını ördü.

Would you like me to braid your hair? - Saçını örmemi ister misin?

{f} knitting

Have you finished knitting that sweater? - O kazağı örmeyi bitirdin mı?

She put her knitting aside and stood up. - Örgüsünü bir kenara koydu ve ayağa kalktı.

{f} tat

Mary thought to herself that she ought to buy a new cover for the ironing board since the old one was getting pretty tattered. - Mary eskisi oldukça yırtık pırtık olduğundan dolayı ütü masası için yeni bir örtü alması gerektiğini düşündü.

Example sentence no. 354618 created a lot of confusion on the Tatoeba website. - 354618 no'lu örnek cümle, Tatoeba web sitesinde birçok karışıklık yarattı.

{f} braiding
darn
knit

She knit him a sweater. - O ona bir kazak ördü.

She knit him a sweater for his birthday. - O, ona doğum günü için bir kazak ördü.

pleach
التركية - التركية
Geniş bir görüş sağlamak için yüksek bir yere yapılan küçük kule ya da bahçe köşkü
çit, perde
ör
المفضلات